top of page
Simay Turan

Ütopist bir gezgin müzisyen : Béla Bartók

Béla Bartók kimdir?


Müzikseverler olarak Béla Bartók’u çoğumuz Türk müziğine olan katkılarıyla tanıyoruz. Bartók, 1936 yılında Türkiye gezisinde Ahmet Adnan Saygun ve arkadaşlarıyla birlikte Anadolu’yu dolaşıp türküleri notalayarak Ankara Devlet Konservatuvarı’nda Türk Halk Müziği arşivi oluşmasına katkıda bulunan dünyaca ünlü Macar piyanist ve bestecidir. Béla Bartók’un Türkiye gezisiyle ilgili TRT belgeseline https://www.youtube.com/watch?v=pNPEjUA5kw8 bağlantısından ulaşabilirsiniz.


Budapeşte Müzik Akademisi’nde Klasik Batı Müziği eğitimi alan Bartók’un erken dönem besteleri Brahms, Liszt ya da Strauss’un stilinden öteye gitmemiştir. Bu sırada Macaristan’da milliyetçilik alevlenirken, milli duygular sanatın her alanında kendini göstermeye devam ediyordu. Bartok’a göre müzik için de durum farklı değildi. Hayatının tüm alanlarında ön planda tuttuğu milliyetçi duygularını artık müzikte de saklayamazdı. Ona göre “özellikle macar ruhunu yansıtan bir şeyler yapmak gerekiyordu. Bu nedenle yüzünü dönemin “popüler müziğine” dönmesi gerekliydi. Bu arada popüler müzikle kast edilen köy ve kasabalardaki halk şarkılarıydı, çünkü her ülkede olduğu gibi başkent Budapeşte’deki halkın kültürü ve alışkanlıkları ülkenin gerçeğini yansıtmıyordu. Bu nedenle Bartók, Macar popüler müziğinin peşinden giderek 1904 yılında Macaristan içinde başlayan yolculuğuna çıktı.


Bartók yolculuğu boyunca neler keşfetti?


Yolculuğu sırasında bir köyde genç bir garson kızın yorumladığı bir halk şarkısını duydu ve bu halk şarkılarının spontane bir sanat anlayışına sahip olma özelliğinin farkına vardı. Müzik halkın günlük yaşamının içindeydi, her an her yerdeydi. Böylece Macar halk şarkılarını tek tek toplayarak onlara piyano eşlikleri yazmaya karar verdi.[1]


1905 yılında ünlü besteci Kodaly ile tanıştı; Kodaly, diğer bir besteci ve halkbilimci olan Bela Vikar’ın fonograf kaydı yöntemini Bartók’a anlattı ve Bartók’un çalışmalarına bu şekilde yön vermiş oldu. Bartók köy köy gezerek halk şarkılarını fonograf ile kaydetmeye karar verdi. Bartók, arayışında “milliyetçi bir motivasyondansa yoğun müzikal duygunun” etkin olduğunu söylemiştir. Transilvanya’dan başlayan yolculuğu Kuzey ve Güney Macaristan, Romanya, Slovakya, Ukrayna, Bulgaristan, Cezayir ve Türkiye topraklarında devam etti.


Az önce sözünü ettiğimiz, Edison’un buluşu olan fonograf bu süreçte çok önemli bir yere sahipti. Şarkı kayıtlarında doğası gereği öznelliğe alan bırakmayan fonograf saha çalışmasında zamandan kazanç sağlıyor, kaydedilen şarkılar tekrar tekrar dinlenerek en ufak detaylar fark edilebiliyordu. Yine de halk şarkılarının kayıtlarını almak kolay değildi: Öncelikle Bartók’un gezdiği köylerdeki halkın güvenini kazanması gerekiydi; çünkü halkın onları kaydetmek için gelen bir yabancıya ilk tepkisi genellikle onunla kültürünü paylaşmamaya yönelik olabiliyordu. Ayrıca Bartók, fonograf kayıtları için ürün çeşitliliği açısından madencilikle uğraşılan eski kasabaları tercih etti. Bartók’un çok dilli olması, halk şarkılarındaki lehçe ve ağız farklarını ayırt etmek açısından oldukça yararlı olmuştur. Bununla birlikte birbirine yakın köylerde bazı halk şarkıları aynı şarkının varyasyonları olabilmekteydi, dolayısıyla iyi bir müzik kulağı ve gözlem yetisi kayıt toplama işinin olmazsa olmazıydı. Bartók’un sosyolojiye olan ilgisi, toplumsal hayat ve müziksel üretim ilişkisini anlamasında, halkın ritüellerini ve ritüele uygun şarkıları tespit etmesinde yardımcı oldu.


Bartók kayıtlarını nasıl yaptı?


Bartok, şarkı kayıtlarını sınıflayarak tuttu. Sınıflama yöntemi şarkının 5’lik ya da 7’lik nota sistemi kullanımına, oktav genişliğine ve porte sayısına dikkat ederek şarkının üretildiği dönemi tespit etmeye yönelikti. Kayıtların üzerine bestelediği piyano ya da diğer enstrüman eşliklerini ise üç farklı yönteme göre yapıyordu: Kaydettiği halk şarkısının ana melodisini kendi bestelediği kısımlardan ön planda tuttuğu eserleri vardı. Kimi zaman şarkıda kayıt ve besteleme oranını eşit derecede tutuyordu. Fakat büyük çoğunlukla kaydettiği halk şarkısını yalnızca esinlenme boyutunda ele alarak üzerine bestelediği partisyonu vurguluyor, kendi imgelemindeki folklorik müziği yaratmış oluyordu. Bu teknikte ana melodi çoğu zaman fark edilebilir değildi ve işlevi bestecinin imgelemine katkıda bulunmaktan öteye gitmiyordu. “Huit Improvisations sur des chansons paysannes hongroises pour piano” albümündeki (https://www.youtube.com/watch?v=b8UpJxQeC8M bağlantısından ulaşabilirsiniz) VII. şarkı, Debussy’nin ölümü üzerine bir ağıttan yola çıkarak bestelenmişti ve bu tekniğin en çarpıcı örneklerinden biriydi.


Béla Bartók aslında ne yapmaya çalışıyordu?


Bartók halk ezgilerinden hareketle otantik ezgiler üretti. Köylerde yaşayan halkın müzik dillerini öğrendi, onları kendi estetik anlayışıyla harmanlayarak Batı müziğini ve yerel müziği kucakladı. Milliyetçiliğin öneminin yadsınamayacağı bir dönemde “eserleriyle hizmet etme” anlayışıyla müzik dünyasında var olmaya çalıştı. Çeşitli milletler arasındaki etkileşimi ezgilerine de yansıttı, daha da önemlisi yeni stiller ortaya çıkmasına yardımcı oldu. Müzikte standardizasyon fikrini reddederek koalisyon, yani birlikte tek tek var olma fikrini öne çıkardı. Folklorik açıdan ise durum farklı değildi: çalışma, sınıflandırma, yeniden yazma, armonizasyon, içselleştirme, sentezleme, imgeleme ve ortaya çıkarma yolunu izledi. Tutumu folklorun alışılmış ayrışımcı tutumun aksine birleştirimciydi, onu adeta evrenselleştirme yolunda çabaladı. Kendi aşkın folklorünü (fr. folklore transcendant) yaratmaya çalıştı. Evrensele ulaşmak için çoğunlukla “ilkel” nitelemesine boyun eğen halk müziğini kullandı. Ona göre folklor aslında politik bir ütopyaydı: Bana sorarsanız tek amacı ise yereli evrenselle, eskiyi yeniyle, popüleri klasikle, kırsalı kentselle birleştirip Dünyadaki her türlü savaşı sanatı aracılığıyla barışa çevirmekti.


Bartók bu çalışmalarıyla etnomüzikoloji denilen branşın en önemli temsilcilerinden biri olmasına rağmen yaşamının sonlarına doğru unutulan talihsiz müzisyenlerden oldu. Ben de bu yazımda onu biraz olsun yaşatmak istedim.

[1] Bartók bu amacını kardeşi Elsa’ya yazdığı mektuplarda açıkça belirtir.

20 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


Yazı: Blog2 Post
bottom of page